Moskova – St. Petersburg
Tarih: 29 Agustos 2011-03 Eylül 2011 ( 6 gün )
Ulaşım: Uçak, Moskova airlines
Uçak bileti: 353 € – 852 tl (2,41 kur)
Otel ücreti: 140 € 5 gece- 345 TL
Moskova´dan uçakla St Petersburg´a geçtik. Otele geldiğimizde, saat 18:00 gibiydi. Akşam da olsa bilmediğimiz bir yerdeydik, dışarı çıkıp yürümeye başladık. Dostoyevski´nin beyaz geceler kitabında Nastenka acaba hangi köprüden atlamak istemişti. Neva nehri üzerinde o kadar çok köprü var ki, Nastenka hüzünlü aşk hikayesinden çok, şimdiler burada içmeye ve neşelenmeye gelen gençlerin hikayesi almış. Ama binaların şavkın nehre vurduğu böyle bir yerde içmek ayrı bir keyif. St. Petersburg´a gelince burasının diğer Rus şehirlerden farklı olduğunu, daha çok bir Avrupalı şehir olduğunu ,gerek sokaklarıyla, gerek yapılarıyla, gerekse insanlarıyla kendisini gösteriyor. Geceyi sokaklarda gezerek yönümüzü bilmeden yürüdük otele geldiğimizde saat 24:00 ı geçiyordu.
Ertesi gün ben yalnız olarak Hermitage müzesine gittim, Petro´nun kışlık sarayı olan Hermitage müzesinde pek çok eser bulunmaktadır. 1917 Ekim devrimin de Bolşevikler pek çok soylu kişilerin evini yağmalayıp pek çok değerli eserleri Hermitage´e getirmişleri bu yüzden de oldukça zengin ve pek çok eserin bulunduğu bu müzeyi gezmek için bir gün yetmez ama genelde bölümlere ayrılıp 3 saatte gezilecek şekilde turlar düzenleniyor. Müzeye giriş 400 ruble, ama benim geldiğim zaman halk günü olup ücretsiz girdim. Girişte ihtişamlı altın kaplama ve mermer Ürdün merdivenlerden çıkılıldığında Batı Avrupa eserlerin toplandığı 1. Kattan başladım, Leonarda da Vinci ´nin Modanna Benois ve Modanna Littası, Michelonganın çömelen çocuk heykeli, Goya´nın Picasso´nun ve Cezar´ın eserleri görülmeye değer. Kendini sanat açısında bir aydın olarak da gören 2. Katerina dönemim Fransız filozoflarıyla yazışmalar yapmıştır aydın olarak tanınmasından çok pek çok sevgili olmasıyla da tanınmıştır. Avrupa´an aldığı pek çok tabloyla da Hermitage müzenin zenginleşmesinde katkıda bulunmuş. Müzeyi 3 saatte dolanıp dışarı çıktım müze yeşil beyaz renkleri be büyüklüğüyle meydanda muhteşem görünüyor. Nevski caddesine doğru yürüdüm yağmurda başlayınca bulduğum bir korunağın altında bekledim kahve içmek için arkadaşlarla kafe de buluştuk, turistlik bir yerde cafeler de bile İngilizce konuşmasını bilmiyorlar rehber kitabımda yazılan Rusça ile siparişimi verdim.
Goribeyadov kanalı üzerinde buluna İsa´nın yeniden diriliş katedraline gittik, Moskova´da ki Aziz Vasili Katedralini yapan kişinin gözleri oyulmuş olsa da benzer eserler St Petersburg da pek çok yerde gözükmektedir. İsa´nın yeniden diriliş katedrali de bunlardan biri. Bu Katedralin gece manzarası muhteşem tam da kartpostal gibi sanki gerçek değil de karşımızda dev bir pano duruyor.
Tekne gezisi sadece turistlik değil Ruslar´da çok rağbet gösteriyor. 400 ruble verip tekne gezisine katıldık. Neva nehri üzerinde bulunan 330 köprüden birkaçının altında geçiyoruz yağmurun yağmasına aldırmadan dışarıda oturup tüm manzarayla zamanının içinde olmak istedim, St Petersburg´un siluetinde yer alan, Aziz İsak Katedralinin altın kubbesi nehir gezimizde her yerde parlıyordu, bu katedralin yapılması 40 yıl sürmüş ve dünya´nın en büyük katedrallerinden biri. Nehir boyunca 18. Yy ait binaların görüntüleri fotoğraf sergisinde gibi kendini hissettiriyor.
Nevski caddesi , gece bir barda takılıp, bir şeyler içip, dans edip, Rusya´nın keyfine varmak için güzel bir yer. Bu caddede pek çok bar var, caz, rock ve pek çoğu.
St. Petersburg´a gelmeden önce mutlaka görmem gerektiği yerler arasında, I. Petro nun Yazlık Bahçesiydi. Yazlık bahçe Finlandiya körfezine yakın yerde bulunuyor, muhteşem ötesi güzellikte bir bahçe zenginlik işte bu dedirtiyor. Altın kaplama heykeller körfeze açılan kanallar terapi yeri gibi.
Gittiğim yerlerde hep Bit pazarlarını da gezerim eski eşyalar şehrin geçmişi hakkında da bilgi verir. Bu seferde St Petersbur´da 6 yıldır yaşayan bir Türk arkadaş sayesinde bu bit pazarını gezdim kurmalı saat hemen ilgili çekti ve hemen 400 rubleye bu saati aldım eşyaların enerjilerine inanan bir arkadaşım bu saatin sahibinin egosantrik bir insan olduğunu, egosu yüzünden çok sorun yaşadığını söyledi. Kim yaşamıyor ki dimi!