
Kristof Kolomb, Küba için “insan gözünün görebileceği en güzel topraklar” demiş, doğru söylemiş. Kristof Kolomb’un gözleriyle gördüğü güzellikleri bizim gözlerimizin de görebilmesi için geç olmadan Küba’ya gitmek gerekir.
Bu lafı çok duydunuz değil mi? “Geç olmadan Küba´ya gitmek gerekir.” Uzun zamandır herkes bunu söylüyor, benim gittiğim zaman geç midir bilmiyorum ama, siz yine de bu yıl seyahat planınıza alın bence.
Küba’nın Amerika ile anlaştığını ve artık ambargonun kalkacağını duyunca artık bu ülkeyi görmek için son şans olduğunu düşünüp Küba’ya ucuz bilet arayışlarına başlamıştım. Küba’yı ziyaret için en uygun zamanın Kasım ayı olduğunu da öğrenince bu ayda seyahat için Skyscanner´den bilet yarışlarına başladım ve sonunda ucuz bileti buldum ( gidiş-dönüş 1791 TL- Air France ) Pek çok kişi benim gibi düşünmüş olmalı ki Havana turistten geçilmiyordu.
İstanbul’da sabahın köründe donarak bindiğim uçaktan, Havana Jose Martin International AirPort´da sıcak havanın suratıma çarpmasıyla indim.
Casa Participar’dan 2 gece Havana için oda ve transfer ayarlamıştım ( oda fiyatı 30 cuc/günlük 2 kişi- transfer: 30 cuc )
Taksi dar sokaklardan geçerek, beni kaldığım evin önüne bıraktı. Evin büyük kapısını açınca, pek ışık almayan ve gölgede kalan bir avluyla karşılaşıyorsunuz: Avluyu geçince bu sefer de ışık alan holde vitraylar göze çarpıyor. Odaya girdiğinizde 3-4 metre yüksekliğinde tavanla karşılaşıyorsunuz. Tavan yüksek ama oda dar . Mudejar adı verilen bu konaklarda o zamanların zenginleri köleleriyle birlikte yaşarlarmış. Eski Havana´da kaldığınız evlerin çoğu bu şekilde, neden bilmem bana kasvetli geldi.
İlk gece Havana da dışarı çıkmak yerine, 14 saatlik uçuşun ve transferde 5 saatlik bekleyişin yorgunluğunu yatağıma yatarak atmaya çalıştım.


Ertesi gün Havana: 29 Ekim 2015
Havana yani La Habana; eski Havana ( La Habana Vieja) , merkezi Havana ( Centro Habana), Vedado ve Miramar olmak üzere bölgelere ayrılır. Eski şehri tamamen yürüyerek gezebilirsiniz. Nasıl mı? Ilk önce katedral Meydanı’ndan yürüyüşe başlayabiliriz. Plaza de la Catedral. 18.yy sonunda inşa edilen bu katedral meydanına geldiğinizde, ağzında uzun purolarıyla fotoğraf çektirmek için sizi bekleyen yaşlı Kübalıları görebilirsiniz. Fotoğraf çektirdiğinizde para vermeniz gerekir, 1 cuc vermeniz yeterli, 1 cuc (1 $) karşılığında çekeceğiniz güzel fotoğraftan sonra paranın değeri kalmıyor.

Yüzünüzü katedrale döndüğünüzde ve soldaki sokağa girdiğinizde Hemingway’in gittiği ve belki de o zaman için Havana´nın en güzel mojito’sunun içilebileceği barı La Bodeguita del Medio yu görebilirsiniz.

Tabiki burada yalnız değilsiniz, Havana’ya gelen tüm turistler aynen bizim gibi Hemingway’in izinden gidiyor. Mojito diğer yerlere göre burada çok daha pahalı, isterseniz ortamı bir görüp başka yerde de içebilirsiniz. Para sizin, size kalmış…

Katedralin karşı sokağından devam ettiğinizde solunuza döndüğünüzde bu sefer de silahlar meydanı yani Plaza de Armas da kendinizi bulacaksınız. Burada İspanyolca ve İngilizce Che’ ye ait kitaplar pek çok antika eşyalar ve hediyelik eşyalar burada satılmaktadır.

Armas meydanında sırtınızı denize döndüğünüzde sol tarafta uzanan sokak Obispo caddesi yani Calle Obispo trafiğe kapalı. Bu caddede hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar, salsa müziklerin yollara taştığı kafeler, ayrıca köhne restore edilmeyi bekleyen apartmanlar karşınıza çıkar. Bu caddenin sonu da sizi ünlü el Floridita barına götürür. 
Burası da Hemingway’in Akıntı Adaları adlı romanında bu bardan çokça bahsetmiştir. Her geldiğimizde burası turistle kaynar burada canlı müzik de olur, kalabalık görürseniz girin içeri zaten buraya grup grup geliyorlar, 5 dk sonra birden toplu boşaldığını görürsünüz. Gelen grup toplu şekilde dışarı çıkar. Burada daiquiri içebilirsiniz yine söylüyorum diğer yerlere göre pahalı, 3 cuc’a içebilecekken burada 6 cuc a içebilirsiniz. Bir daha mı buraya geleceğiz diyorsanız için tabi ama öğrenci olarak gelen kişilere bu lafım zaten. Buraya kadar gelmişken karşı caddeye geçip Capitolio’nun olduğu caddeye geçebilirsiniz. ABD Senota Binasının benzeri bu bina bir zamanlar buraların Amerika boyunduruğunda kaldığını insana hatırlatıyor.

Burada güzel fotograf yakalayabilirsiniz. Eski arabalar burada üstünüze üstüne gelir, bas deklanşörüne …



Şimdi sıra geldi, Revolution Müzesi’ne (Museo de la Revolución)yani Devrim müzesine. Bulunduğunuz yerden Capitolio nun tersi istikametine doğru yürüyün, Colon denilen caddeye görünce sağa dönün müzeyi göreceksiniz. Giriş ücretine gelince; her yıl değişiyor, siz gidince de değişecek ( 2015 yılı Ekim Ayında 8 cuc ödedim).

Buraya gelmişken giriş ücreti ne olursa olsun görülmesi gereken müze. Devrimden önce başkanlık sarayı olarak kullanılan bu bina devrimden sonra da müze olarak kullanılmış. En son Fulgencio Batista’nın başkanlık ettiği bu saraya girişte büyük merdivenlerden yukarı çıkarken 13 Mart 1957 yılında devrimci üniversite öğrencilerin saraya düzenledikleri saldırıdan kalma mermi izlerini görebilirsiniz. Sarayın her yerinde tarihten kalma izler mevcut. Müzede gezerken devrim sürecine başından sonuna fotoğraflar ve pek çok yazı şahitlik ediyor. 1920 yılında yapılan neo kolasik bu başkanlık sarayını gezerken camlardan dışarı bakmayı unutmayın çok güzel fotoğraflar yakalayabilirsiniz benden söylemesi..


Plaza Vieja yani Eski Meydan; buraya geldiğimde ayaklarım artık yorulmuştu kendimi bu meydanda binaların altındaki kaldırımla yolu ayıran merdivenlerin üzerinde otururken buldum. Öğrenciler beden derslerini bu meydanda yapıyorlardı. Havana’da buna birkaç kez şahitlik ettim. Beden dersleri meydanlarda yapıyorlar. Çocuklar etrafındaki turistleri umursamazcasına oraya buraya koşuyorlardı dikkatleri sadece oynadıkları yarıştaydı.

UNESCO tarafından restore edilmiş pek çok tarihi bina meydanı sarınca burası bana Küba’da olduğumdan çok bir Avrupa şehriymişim gibi hissettirdi. Meydanda sarı beyaz renkli bir bina göreceksiniz işte bu binanın çatısına çıkabiliyorsunuz, Havana´nın yukarıdan manzarasını seyretmek için çıkın derim. Giriş ücretli pazar günleri de saat 13:00 a kadar diğer günler ise saat 17:30 kadar açık.

Eski Havana da bu kadar dolandıktan sonra suyun karşı tarafına geçelim. Silahlar Meydanı’nın hemen yanında denize doğru yürüyüp karşıya bakıp buraya nasıl geçeriz diye düşünmeye başladım. Ne yol ne de köprü vardı yolun kenarında bekleyen taksicilere sorduğumuzda araç kiralamak dışında ulaşımın olmadığını öğrenince mecburen burada araç kiraladık yeşil bir Chevrolet ile 15 cuc vererek kaleye gittik. İlk önce Papa’nın yaptırdığı heykelin önüne geldik buradan şehr-i yukarıdan görebiliyorduk ve gün batımına yakın olması da manzarayı daha da güzelleştirdi. Buradan sonra yakışıklı şoför bizi kalenin başka yerine götürdü. Burada şeker kalmışından yapılmış içeceğimizin içine rum koyularak yapılan farklı bir içecek aldık. Şeker kamışların arasına limon koyarak makinaya takarak suyunu çıkartıyorlar. Turumuz bizi aldığı yere yani Plaza de Armas da yani silahlar meydanında bıraktı.

Küba’dasın Devrim Meydanına gitmeden olmaz dimi. İşte buraya yürüyerek gitmek biraz zor. Bunun için, Kırmızı bir Chevrolet´e bindik ( Taksiciye 20 cuc verdik-indirim size kalmış, 10cuc da ayarlayabilirsiniz-) bizi hem devrim meydanına hem de yarın gideceğimiz Viñales´e bilet almak için terminal´e götürecekti.
İlk yer devrim meydanı ( Plaza de la Revolucion) , buraya Ekim ayında geldiğimiz için, sadece meydanı görmek için gelen turistler var Mayıs ayında gelip coşkuyu yaşamak gerekir belki de. Che Guevara ve Fidel Castro´nun metalden yapılmış porteleri hükümet binalarının üzerinde adeta gözümüz sizlerin üzerinde der gibi bakıyorlar.

Buradan terminale geçtiğimizde 10 günlük seyahat boyunca da kullanacağımız bir şeyi öğrendik. Küba´da otobüs ile yolculuk yapmanıza gerek yok, taksi şoförleri buraya gelen turistler ile anlaşıp kişi sayısını tamamlayınca sizleri istediğiniz yere, kaldığınız otel yada evden alıp aynı fiyata götürüyor. Hele ki 4 kişi seyahat ediyorsunuz işiniz daha da kolay bu durumda paylaşacak kişi bulmanıza gerek yok, direk taksi ile anlaşabilirsiniz. Eski arabalar ile yolculuk yapmak da seyahatinize ayrıca anlam katıyor.




2 günlük Havana gezisi izlenimlerim bunlar.
Yarın; Viñales
“HAVANA -LA HABANA” için bir yanıt